DÜNDAR SANSUR


BİR FATMA TEYZE VARDI….! “HİKAYESİ...”

“Silopi’nin kenar Mahallelerinden birinde derme çatma evinde, Trafik kazasında yitirdiği evladının yetimleriyle sıradan fakirane günlerinden bir gün geçiriyordu Fatma Teyze.


“Silopi’nin kenar Mahallelerinden birinde derme çatma evinde, Trafik kazasında yitirdiği evladının yetimleriyle sıradan fakirane günlerinden bir gün geçiriyordu Fatma Teyze.

Yine telaşlı ve endişeliydi “acaba bugünü nasıl geçireceğim, evladımın daha on yaşına girmemiş üç yetimini nasıl doyuracağım ”sorusunu kendine sorarak sabahlıyordu.

Oğlunun ölümünden sonra konu-komşunun yardımları ancak bir ay sürebildi. Ondan sonrada kendi başının çaresine bakmasının zamanı geldiğini artık anlamıştı.

**

Zaten günden güne eriyemeye yüz tutan akrabalar arası dayanışma ilişkileri, Fatma Teyzenin düçar olduğu musibetle etkinliğini tamamen yitirdiğini bir kez daha gözler önüne seriyordu. Peki Fatma Teyzenin yetimlerini doyuracak ve kendisine bakacak kadar hali-vakti yerinde olan zengin akrabaları yok muydu? Maalesef vardı. maalesef diyorum, çünkü sadece mal zenginliğinden öte başka hiçbir zenginliği! bulunmayan zerzevatların bu dramatik olay karşısındaki kayıtsızlıkları, gerçekten insanı insanlığından utandıracak hale getirmiştir. Her öğün Sofrasındaki enva-ı çeşitten yemekleri midesine indiren içindeki et-kıyma bulunmayan yemekleri “yemek” kabul etmeyip reddeden, kahvaltısında bile en az 7-8 çeşide ancak razı olabilen bu KARUN zihniyetli nemelazımcı zenginlerin varlığı esef verici bir durumdan öte bir anlam ifade etmemektedir.

**

Zenginlerimiz mal sarhoşluğunda ötürü maneviyatlarını günden güne yitire dursunlar, öte taraftan nice Fatma Teyzeler hala bir yardım elinin kendilerine uzatılmasını beklemekteler.

Asaletinden ve utangaçlığından kapı kapı dilenmeyi suratı asık zengin esnafın”bozuk para yok”türünden geçiştirici ve baştan savıcı hareketlerine muhatap olmayı, öbür yandan sahte ve belalı Fakirlerin piyasaya dolup gerçekte Fakir olan muhtaçların isimlerini kötüye çıkardıklarını bir türlü hazmedemeyişi, onun mevcut durumunu daha da güçleştiriyor.

Ekonomik Kriz söylemleri ve bahanesiyle kimsenin kimseye yardıma yanaşmadığı, darda olanın daha da darlık batağına saplandığı, borcu olanın borçlusunun kapısına (olumsuz cevap alacağını bildiği halde)sık sık dayandığı şu günlerde varın siz Fatma Teyzelerinin hallerini düşünün...

**

Ve Fatma Teyze kendi kendine şöyle düşünmektedir: ”Bu Yörenin Zengin sıfatlı insanları her şeyden önce Müslüman değiller midir? Eğer Müslüman olduklarını iddia ediyorlarsa Peygamber Efendimizin “Yetimi-Yoksulu gözetin. Yediğinizden –İçtiğinizden onlara da verin.” Kendisi tok olup komşusu aç yatan bizden değildir ”Kendi Nefsin için istediğin şeyi Müslüman kardeşi içinde istemedikçe (hakiki)iman etmiş olamazsın” türündeki Hadis-i şerifleri bilmiyorlar mı? yoksa bilipte menfaatlerine ters geldiği için mi? Günlük hayatlarına aktarmıyorlar.”

Ve Fatma Teyze boynu bükük,mahzuni bir edayla (hep ayıp gördüğü)dilenmekten başka çaresinin bulunmadığına karar verip yollara düşer.

**

Zira onun bakmakla yükümlü olduğu iş görmez üç yetimi vardır. Yöresinin Zenginlerinin yetim ve yoksulları belirleyip zekat ve sadakalarını kendilerine verişini beklerse açlıktan öleceğini gayet iyi biliyor. Çünkü o,artık zekat müessesinin de artık anlamını yitirmeye yüz tuttuğunu, Zekâtını verenin de yoksuldan öte evvela durumu iyi olan akrabalarını öncelik tuttuğunu da unutmuş değil.

**

Zaten mevcut kurumların (haber ve programlarda izlediğimiz türden)”yardım” adı altında yörenin fakirlerini belirleyip onlara yılın muayyen vakitlerinde yardım ve çeşitli bağışlar da bulunabilme, onlara fon bağlama şeklindeki güzel hasletlerinden çoktan ümidini kesmiş durumda. Kaldı ki değişik İl ve İlçelerde bulunan AŞ evi gibi sosyal yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biri olan böylesi bir dayanışmanın Silopi’de olmaması Fatma teyzelerin durumlarını daha da güçleştiriyordu.”

**

Rastgele Fatma Teyze. Bakalım bugün ne kadar bozuk para toplayacaksın. Sen sakın ola ki topladığın sadakalarla yetim kalmış torunlarına Bayramlık almayasın. Onu yöremizin güzide(!!!) Zenginlerine bırak. Onlar torunlarına Son Model Taksileriyle evinde alıp pazara götürecek, onlara kendi öz evlatlarına giydirdikleri güzel elbiselerden benzer elbiseler giydirecek, sana da bayramda sevinesin diye birkaç kırmızı onluklardan verecektir. Onların bu yardımları sadece bayramlarla da sınırlı kalmayacak.

**

Evet Sevgili okurlarım, keşke bu son cümleleri tatlı hayallerden arındırıp yazabilseydim. Ama ne mümkün.

Ve Fatma Teyze yarı aç, yarı tok yetimlerinin başucunda akşamı zor getiriyor. Peki akşam yemeğinde ne yiyecekler. Ramazanınlar da bile bir kez olsun zenginlerin bol iftarlık sofralarına çağrılmadı. Ona da yemek gönderilmedi. İftarlık yemeklerine nedense bu yörede hep hali vakti yerinde olanlar çağrıldı.

**

Ve 170 bin insanın yaşadığı şehr-i Silopi, şehri Girik-amo’da bir AŞ EVİNİN olmaması ne garipti oysaki? Türkiye’nin aş evi olmayan tek ilçesinin de Silopi olması ne garip oysaki? Siyasiler mi? Yöneticiler mi ? iş adamlarımı? STK’lar mı yada biz mi utanmalıyız ? takdir sizin? 

Oysaki Peygamber efendimizin “Fakir ve yoksulların çağrılmadığı yemeğe ben oturmam yemekte hayır yoktur” şeklindeki sözleri hiç mi dikkate alınmamaktadır.

Ve güya yemeği verenler çok büyük bir hayır işlediğini düşünerek sevinirler.Halbuki Fatma Teyzelerin yetimleri de o yemekte pay sahibiydiler. Âmâ gel gör ki bu nahoş adet özellikle günümüzde ayyuka çıkmıştır...

**

Değerli okurlar:size bugün Fatma Teyzenin sıradan bir gününden kısa bir kesit sundum.

Şımarık zenginlerimizin de malum hallerine birkaç nükteyle arz ettim. Zengin-Fakir uçurumunun gün geçtikçe daha da bir derinleştiği günümüzde nice Fatma Teyzelerin dramatik, yaşamsal öykülerine tanık oluyoruz. Ve Fatma Teyzelerinin acılarını ve mağduriyetlerini daha iyi anlamamız için kendimizi(sadece bir güne mahsus)onların yerine koyalım. Eğer hala merhamet ve acıma hissiyatımızı yitirmemişsek, Eminim ki göz yaşlarımızla nicelerinin yardımlarına amade olabileceğiz.

**

Değerli okurlar; Fatma Teyzelerin yetimlerini sevindirebileceğimiz nice fedakar günlere kavuşmak umuduyla

**

Ve yıllar önce gerçek olan bu hikâyenin gerçek kahramanı Fatma teyze geride bıraktığımız yıl Fatma Teyze VEFAT ETTİ..! “mekanı cennet olsun.”

**

Nasıl mı vefat etti.! İnanınız, hikayenin bu kısmını asla duymak istemessiniz.! Bende de bunu anlatacak yürek yok. Kısaca vefat etti. Ve taziyesine sadece konu, komşu fakir garibanlar ancak 2 gün kaldılar. İmamlarımı? Maalesef zenginlerin, ağaların, beglerin, paşaların taziyelerinde cümbür cemaat günlerce kalan değerli imamlarımız, ancak birinci gün 2 saatliğine katıldı Fatma Teyzenin taziyesine….!

**

Ama şimdi Fatma Teyze’nin onuru duruşu ile, ona buna dilenmede dilenmeden kah, o eve temizlik kah, şu evin halısını yıkama, kah sabahın 5inde kalkıp yoğurt satarak başı dik, hiçbir zengine, ağaya, bege paşaya, kibirli zenginlere boyun eğmeden yetiştirdiği yetimlerinden bir kız Çocuğu Ege’de Tıp okuyor,2'si özürlü biri vefat etti, diğeri Amed’te Mühendislik, bir diğeri ise Silopi’de insan gibi pırıl pırıl bir nesil yetişsin diye çoktan öğretmen oldu bile diğeri kızı ise evlendi ve mutlu bir yuva sahibi…!

Ve mutlu son…!

**

Eminim sizlerde şimdi mutsunuzdur bu bazıyı okuyanlar…

Ama asla bilemeyeceksiniz Fatma Teyzenin “FATMA TEYZELERİN bu şımarık zenginlerden, bazı kibirli ağalardan-beglerden paşalardan sistemlerden, ne çektiğini? Asla bilemeyeceksiniz? Öteki dünyada hesabı var ya, hani kısa çöp uzun çöpten hesabını soracak ya işte u kesin bilinir ha.. biline…! Ve öteki dünyada sizden bizden ne ve nasıl hesap soracağını? Nasıl davacı olacağını? Asla bilemeyeceğiz…

Ve Emin Olun Komşumuz, Akrabamız, Sokağımızda, Mahallemizde Yaşayan Ne Çok Fatma Teyzelerimiz Var Sizin Onlara Vereceği Hakkı Olan Zekatlarınıza, Vereceğiniz 5 Kuruşluk Sadakalarınıza Muhtaç, Vereceğiniz Bir Akşamlık Yemeğe Ve Sizin Çöpe Attığınız Ekmeğe Muhtaç Vs … Onlarla Rabbimin Dediği Gibi Komşum Aç İse Ben Tok Yemek Nasıl Yerim Anlayışından Habersiz, Paylaşımdan Merhametten, Vicdandan Yoksun, Sizlerin Bizlerin Yarattığı Ne Çok Aç Açıkta Yaşadığımız Şehirlerde, Şırnak’ta Cizre’, Silopi’de Ve Diğer Şehirlerimizde, Sokağımızda, Mahallemizde Kendi Başına Sahipsiz Kimsesiz Öylece Ölen Ve Mezarlarına Bile Bir Fatiha’yı Çok Gördüğümüz Ne Çok Fatma Teyzelerimiz Var Bihaber Olduğumuz, Yada Ötekileştirdiğimiz…

**

O Fatma Teyze Sizin Bizim Anneniz De Olabilirdi Beyler… !

*

Hasbıl Kader Anneniz Değil Ama Ya Olsaydı.! 

Hesıle Kelam

Lütfen O Dünya Malına Olan Kibrimizden Dolayı, Sonsuza Kadar Yaşayacakmışız Gibi Öleceğimizi Unutan Zavallı Biz Ölümlüler, O Göremediğimiz Mahallemizde, Sokağımızda Yaşayan Nice Fatma Teyzelerimize Sahip Çıkın: Çıkalım Derim….!